Önsöz
Bunlar, sana doğru haber (kıssa) olarak aktardığımız (geçmişteki) nesillerin haberleridir. Onlardan kimi ayakta kalmış, (hala izleri var, kimi de) biçilmiş ekin (gibi yerle bir edilmiş, kalıntısı silinmiş) dir.
Biz onlara zulmetmedik, ancak onlar kendi nefislerine zulmettiler. Böylece Rabbinin emri geldiği zaman, Allah'ı bırakıp da taptıkları ilahları, onlara hiçbir şey sağlayamadı, 'helak ve kayıplarını' artırmaktan başka bir işe yaramadı. (Hud Suresi, 100-101)
İnsanoğlunu yaratan, onu ruhen ve bedenen şekillendiren, belirli bir ömür süresince yaşatan ve sonra da öldürerek Kendi Katına alacak olan Allah'tır. Allah insanı yaratmıştır ve "O, yarattığını bilmez mi?" (Mülk Suresi, 14) ayetinde bildirdiğine göre, insanı bilen, tanıyan ve ihtiyaçlarını karşılayıp onu eğitecek olan O'dur. Dolayısıyla insanın hayattaki tek amacı, Allah'ı tanımak, O'na yakınlaşmak ve O'na kulluk etmek olmalıdır. Aynı nedenle insan, kendisine yol gösterici olarak Allah'ın insanlara Peygamberimiz (sav) aracılığıyla ulaştırdığı vahyini ve Peygamber Efendimiz (sav)'in sünnetini rehber edinmelidir.
Allah'ın son kitabı ve bozulmamış tek vahyi Kuran'dır. Bundan dolayı bizler, kendimize yol gösterici olarak Kuran'ı rehber edinmek ve titizlik göstermekle sorumluyuz. Bununla birlikte Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in tüm insanlar için rahmet olan sünnetine uymakla da yükümlüyüz. Dolayısıyla Allah'ın Kuran'da bizlere neler bildirdiğini, son derece titiz ve dikkatli bir biçimde incelemek ve bunlar üzerinde düşünmemiz gerekir. Nitekim Allah, Kuran'ın gönderiliş amacının insanları düşünmeye yöneltmek olduğunu bildirir:
İşte bu (Kuran) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek ilah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır. (İbrahim Suresi, 52)
Kuran'ın oldukça büyük bir bölümünü oluşturan geçmiş kavimlerin haberleri de kuşkusuz üzerinde düşünülmesi gereken konulardan biridir. Bu kavimlerin büyük bölümü, kendilerine gönderilen peygamberleri yalanlamış, hatta onlara düşmanlık göstermiş kavimlerdir. Bu taşkınlıklarından dolayı da Allah'ın azabıyla karşılaşmışlar ve yeryüzünden silinmişlerdir.
Allah Kuran'da, bu helak olaylarının sonraki insanlara da birer ibret olması gerektiğini bildirir. Örneğin Allah'a isyan eden bir grup Yahudiye verilen bir ceza anlatıldıktan sonra, "Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık" (Bakara Suresi, 66) ayeti bildirilmektedir.
İşte bu nedenle bu kitapta, Allah'a isyan ettikleri için helak edilmiş bazı eski toplumları inceleyeceğiz.
Söz konusu helak olaylarını incelememizin ikinci nedeni ise, bu olayların anlatıldığı Kuran ayetlerinin dış dünyadaki karşılıklarını ortaya çıkarmak ve Kuran'ın sözünün doğruluğunu göstermektir. Çünkü Kuran'da, "Allah'a hamdolsun, O size ayetlerini gösterecektir, siz de onları bilip tanıyacaksınız" (Neml Suresi, 93) hükmü ile Allah'ın ayetlerinin dış dünyada görüleceği vaat edilmektedir ve bunları bilip tanımak da insanı imana götüren başlıca yoldur.
Kuran'da anlatılan helak olaylarının hemen hepsi ise, çağımızda yapılan arşiv araştırmaları ve arkeolojik bulgular sayesinde "görülecek" ve "bilinip-tanınacak" hale gelmiştir. Bu kitapta Kuran'daki helak olaylarının izlerini inceleyeceğiz. (Bu arada Kuran'da anlatılan bazı kavimlere bu kitapta değinmediğimizi de belirtmek gerekir. Çünkü Kuran'da kavimlerden bazıları için yer ve zaman bildirilmemekte, sadece bunların Allah'a ve peygamberlere olan isyan ve düşmanlıkları ve bunun sonucu başlarına gelenler konu edilerek insanlar ibret almaya çağrılmaktadır.)